Thursday, November 21, 2024
spot_img
More
    Home Analysis Hindistan’da 1991 Yılında Meydana Gelen Trombay Radyoaktif Sızıntısının Etkilerinin İzlenmesi

    Hindistan’da 1991 Yılında Meydana Gelen Trombay Radyoaktif Sızıntısının Etkilerinin İzlenmesi

    0
    139
    Başlık: Trombay Bölgesi, BARC Güney Kapısı Bitişiğindeki Aşındırıcı Boru Hattı. Resim.

    MUMBI,India/Hrutwi Kshirsagar and Sumaiya Ali/ Trombay, Bhabha Atomic Research Centre (BARC) (Bhabha Atomik Araştırma Merkezi) kompleksinin dikenli tellerle çevrili çimentolanmış duvarlarının bitişiğinde yer alan, Mumbai’nin doğu banliyölerinden olan bir köy yerleşimidir. Bu civar, teneke çatılı evler ve içerisinden geçilebilen küçük geçitlerle karakterize edilmektedir.

    Bölge, keskin ve kimyasal benzeri bir koku yaymaktadır. Trombay, Bhabha Atomik Araştırma Merkezi (BARC) kompleksi içinde yer alan iki araştırma reaktörü olan CIRUS ve Dhruva’ya yürüme mesafesindedir.

    Hükümet yetkilileri, yaklaşık olarak yetmiş yıldır atom enerjisi santrali gizliliğini sürdürmekte ve korumaktadır. 1 Aralık 1991 tarihinde CIRUS ve Dhruva reaktör kompleksi civarından büyük bir radyoaktif sızıntı meydana gelmiştir.

    Söz konusu olay, nükleer olmayan bir Hindistan çağrısında bulunan ve kendisini bu amaca adamış bir dergi olan Anumukti’nin Ağustos-Eylül 1992 sayısında yer almıştır. Dergiye göre, Trombay’da bulunan reaktörler, toprağın ciddi şekilde kirlenmesinin ardından zararlı atıkların izlerinin “Arap Denizi” su akışına karışmış ve suyu kirletmiş olabileceğini tahmin etmektedir.

    Akan radyoaktif kimyasal atıkların çapraz hatları üzerinde kurulan alanda yüksek Sezyum-137 değerleri ölçülmüştür. Bu ölçümler, reaktör ile deniz arasındaki toprak yatağında hemen hemen her yerde bulunmuştur. Kuruma ait operatörler tarafından belirtilen boru hatları su akışına karışmaktadır.

    BARC’da (Bhabha Atomik Araştırma Merkezi) görevli bir bilim adamı, kendisine yöneltilen bir soru üzerine yerleşim yeri olduğunu reddetti. Bilim adamı, kendisine yöneltilen sorulara “Yerleşim yok,” şeklinde cevap verdi. Ancak en yakın yerleşim yerleri, düşük gelirli balıkçıların çoğunlukta olduğu Trombay Koliwada ve Trombay Cheeta kamplarıdır.

    Mumbai’de yaşayan bir gazeteci olan Rupa Chinai, 1992 yılında sızıntı hakkında bir haber yapmıştır. Onun makalesi, okumaların deniz yaşamı tarafından tüketilmesinin besin zincirini bozduğu sonucunu da çıkardığını öne sürmektedir. Deniz yaşamındaki sızıntı, insan vücudu üzerinde ciddi etkilere yol açabilmektedir. Chinai, “Radyoaktivite, suda görünmez ve çok uzun ömürlüdür,” yorumunu yapmaktadır. Trityumlu su, kimyasal olarak su ile aynı olduğundan (normal su ile özdeş), sindirim yoluyla ve deri yoluyla kolayca emilebilir veya buharları solunabilmektedir.

    Chinai’nin raporu, “Su, bitki örtüsü, kuşlar ve böceklerin taşıyıcı olduğu düşünülmektedir; ancak bölge sakinleri bu zamana kadar meydana gelen olaylardan habersizdir.” bilgisini eklemektedir.

    1991’deki radyoaktif sızıntının yaşandığı bölgeye en yakın hastaneye yaptığımız ziyarette, hastanedeki kıdemli bir hemşire bize “1991-2000 yılları arasında önemli sayıda kadının ölü doğum yaptığını” söyledi. Bu sene, nükleer sızıntı olayıyla aynı senedir.

    Atomic Energy Regulatory Board (Atom Enerjisi Düzenleme Kurulu) (AERB) eski başkanı Dr. A. Gopalkrishnan, 1970’ten 1980’lere kadar geçici işçi olarak atanan birçok köylünün radyoaktif maddeleri temizlemekle görevlendirildiğine dikkat çekti. Trombay köyü, alanlarına girmeden önce ve çıkarken her gün kontrol edildiklerini belirten BARC teknisyenlerinin çoğunu çevreliyordu. Herhangi birinin radyoaktiviteye maruz kalıp kalmadığını tespit etmek için kontrol edilmektedirler. Emekli teknisyenlere sorulduğunda, okuma dalgalanmalarından kendilerinin de haberdar olmadıklarını ve çalışırken operatörün komutuna güvendiklerini belirtmişlerdir.

    Bhabha Atomik Araştırma Merkezi’nin güvenlik modülünün web sitesine göre, kapsamlı izleme ve düzenli testler şarttır.

    Trombay’ın yerel sakinleriyle yaptığımız görüşmede, BARC tarafından alınan önlemlerden memnuniyetsizlik olduğu görülmektedir. İçlerinden biri bize “BARC çalışanlarının çoğunluğu bizim toplumumuzdan olmasına rağmen, kurumun temsilcilerinden hiçbiri periyodik kontroller veya herhangi bir çalışma için gelmedi” dedi.

    Dahası, 1986 tarihli Çevre (Koruma) Yasası’nın II. bölümünde yer alan hükümler, çevre kalitesinin iyileştirilmesini ve çevre kirliliğinin önlenmesini, kontrol edilmesini ve azaltılmasını açıklamakta ve planlamaktadır.

    Trombay Koliwada balıkçıları, şu sıralar, balık çeşitliliğinin azlığından şikâyetçidir. Koliwada’da ikamet eden balıkçı Sanjay Turbhekar, “Balık ağları daha önce yakaladığımızdan daha küçük balıkları yakalamaktadır” dedi.

    İşletmeciler ve mevcut bilim insanları, kullandıkları belgeleri ve güvenlik kılavuzlarını web sitelerinde kamuya açık olarak yayınladıklarını iddia etmektedirler. Bhabha Atomik Araştırma Merkezi (Bhabha Atomic Research Centre) (BARC), Atomik Enerji Bölümü (Department of Atomic Energy), Hindistan Hükümeti (Government of India) hakkında daha fazla bilgi edinin.

    Hindistan’da Nükleer Karşıtı Direniş

    Hindistan’ın güney eyaleti Tamil Nadu’da ülkenin en büyük nükleer enerji santrali olan Kudankulam Enerji Santrali bulunmaktadır. Santral 1979 yılında önerildiğinden bu yana yerel halk tarafından protesto edilmektedir. Protestocular, santralden çıkan atık suların denize boşaltıldığını ve bunun da balıkların kalitesini etkilediğini iddia etmektedirler. Hindistan’da yayımlanan Caravan Dergisi, projeye karşı protestoların 2011 yılında Japonya’da yaşanan Fukushima felaketinin ardından arttığını bildirmektedir. Balık işçileri, santralin faaliyete geçmesinden bu yana balıkların kalitesinin ve çeşitliliğinin azaldığını söylemektedir.

    2012 yılında santralin faaliyete geçmesi için son adımlar atılırken 66 kişi tutuklandı ve 1 kişi öldürüldü.

    Maharashtra’da halk, Tarapur Nükleer Santrali’nin “karanlık yüzü” konusunda zaman zaman tedirginlik yaşamaktadır. Hindistan’da yayımlanan The Telegraph gazetesinde yer alan bir haberde, nükleer santralin yerel köylülerin ve balıkçıların protestolarına rağmen hayata geçirildiği belirtilmektedir.

    Ancak Bhabha Atomik Araştırma Merkezi araştırmacıları tarafından yapılan bir çalışma, Hindistan’da son 20 yılda inşa edilen altı santralden kaynaklanan radyoaktif deşarjın ve potansiyel çevresel zararın “minimum düzeyde” olduğunu iddia etmiştir.